5 Mayıs 2013 Pazar

Zeytinli Çörek


Eylül çörekleri severdi. Yumuşak yüzlerini ısırmayı ve dişlerini içine geçirdiğinde ağzına yayılan lezzeti; tuzlu, tatlı, baharatlı… Hemencecik yiyip bitirdiği çörekleri zamanlar harcayarak pişiren kadınlara hep hayrandı. Çörek yapmak sabır işiydi, bir tezgahın önünde ellerini ve deneyimlerini kullanarak kadınlar, ne muhteşem çörekler yapıyorlardı; Sakince, sessizce, yüzlerinde anlam veremediği bir anlamlı ifadeyle.
Bir anlamlı ifade! O ifadeyi önce şartlar sonra kendi arzusu nedeniyle taşımaya karar verdiğinde           -saklamayı isteyecek kadar- yaş almıştı. 
Ne vardı o ifadenin gerisinde? Gerideki, kadından kadına değişir miydi? Mutfaktan mutfağa ve tezgahtan tezgaha… Yoksa aynı mı kalırdı, hepimiz insandık da ondan dolayı çok başka sandıklarımız aslında benzer miydi? Çevre sessiz kaldığında, yalnız kadın yüzüne giyindiği o ifadeyle hamuru yoğuruyordu. Sertleşmiş kemikli ellerde de ojeli narin ellerde de hamur çörek oluyordu.
Eylül çörek yapmak için erken saatte uyanmıştı. Tırnaklarını özellikle kısalttı ve ojelerini çıkardı. Ellerini iyice sabunlayıp tırnaklarının arasına özellikle çalıştı. Tezgahını tekrar deterjanlayıp duruladı ve malzemeleri bir bir dolaplardan çıkartıp itinayla, tertemiz ışıldayan tezgahının üzerine yerleştirdi. Oranlar önemliydi, ısı önemliydi, karıştırma ve bekleme süreleri önemliydi, tazelik önemliydi… Tadı daha da güzelleştirmek için öğrenilen yeni yöntemler ve aromalar çok çok önemliydi. Bir de henüz test edilmemişi işin hamuruna katarken kadın aklına mukayyet olmalı ve zihinsel disiplini elden bırakmamalıydı.
Akıl uçmamalı, kaçmamalıydı! Aklı ehlileştirmek vahşi bir atı ehlileştirmek gibiydi. Emek ister ve zaman alırdı. Ama kadın yaradılıştan bunun için kodlanmıştı: Herşeyi düzene koyardı. Çalışkandı kadın yapardı ederdi, uğraşırdı sabırla didinirdi. Bir de Unutmazdı kadın, hiçbir şeyi unutamazdı (!)
Eylül, kattı, katıştırdı, tezgahının başında yüzündeki o ifadeyle dakikalarca çalıştı. Çörekler şekillendi, fırına verdi ve tezgahını toparladı… Tüm bunları dikkatle yaparken de “iç(l)i” düşündü. Çünkü o çörek yapan bir kadındı.
“Düşüncem, hayatımın aklımdaki yansımasıdır.
Düşüncelerimi hayat aydınlatır ve karartır.
“Düş” düm dedim. Bu benim düşüncemdi
“Düş”mediğimde de düşünmedim.
Düşmeden, düşünmeden düşlemeden duramam,
Çöreklerim ondan lezzetli(!)”

2 yorum: