Eylül çörekleri severdi. Yumuşak yüzlerini ısırmayı ve dişlerini
içine geçirdiğinde ağzına yayılan lezzeti; tuzlu, tatlı, baharatlı… Hemencecik
yiyip bitirdiği çörekleri zamanlar harcayarak pişiren kadınlara hep hayrandı.
Çörek yapmak sabır işiydi, bir tezgahın önünde ellerini ve deneyimlerini
kullanarak kadınlar, ne muhteşem çörekler yapıyorlardı; Sakince, sessizce,
yüzlerinde anlam veremediği bir anlamlı ifadeyle.
Bir anlamlı ifade! O ifadeyi önce şartlar sonra kendi arzusu
nedeniyle taşımaya karar verdiğinde -saklamayı isteyecek kadar- yaş
almıştı.
Ne vardı o ifadenin gerisinde? Gerideki, kadından kadına
değişir miydi? Mutfaktan mutfağa ve tezgahtan tezgaha… Yoksa aynı mı kalırdı,
hepimiz insandık da ondan dolayı çok başka sandıklarımız aslında benzer miydi? Çevre
sessiz kaldığında, yalnız kadın yüzüne giyindiği o ifadeyle hamuru yoğuruyordu.
Sertleşmiş kemikli ellerde de ojeli narin ellerde de hamur çörek oluyordu.
…
Eylül çörek yapmak için erken saatte uyanmıştı. Tırnaklarını
özellikle kısalttı ve ojelerini çıkardı. Ellerini iyice sabunlayıp
tırnaklarının arasına özellikle çalıştı. Tezgahını tekrar deterjanlayıp
duruladı ve malzemeleri bir bir dolaplardan çıkartıp itinayla, tertemiz
ışıldayan tezgahının üzerine yerleştirdi. Oranlar önemliydi, ısı önemliydi,
karıştırma ve bekleme süreleri önemliydi, tazelik önemliydi… Tadı daha da
güzelleştirmek için öğrenilen yeni yöntemler ve aromalar çok çok önemliydi. Bir
de henüz test edilmemişi işin hamuruna katarken kadın aklına mukayyet olmalı ve
zihinsel disiplini elden bırakmamalıydı.
Akıl uçmamalı, kaçmamalıydı! Aklı ehlileştirmek vahşi bir
atı ehlileştirmek gibiydi. Emek ister ve zaman alırdı. Ama kadın yaradılıştan
bunun için kodlanmıştı: Herşeyi düzene koyardı. Çalışkandı kadın yapardı
ederdi, uğraşırdı sabırla didinirdi. Bir de Unutmazdı kadın, hiçbir şeyi
unutamazdı (!)
Eylül, kattı, katıştırdı, tezgahının başında yüzündeki o
ifadeyle dakikalarca çalıştı. Çörekler şekillendi, fırına verdi ve tezgahını
toparladı… Tüm bunları dikkatle yaparken de “iç(l)i” düşündü. Çünkü o çörek
yapan bir kadındı.
“Düşüncem, hayatımın aklımdaki yansımasıdır.
Düşüncelerimi hayat aydınlatır ve karartır.
“Düş” düm dedim. Bu benim düşüncemdi
“Düş”mediğimde de düşünmedim.
Düşmeden, düşünmeden düşlemeden duramam,
Çöreklerim ondan lezzetli(!)”
yazmaya devam et...
YanıtlaSiltamam, sen de ama...
Sil