24 Aralık 2010 Cuma

Ayılmak

24 Aralık 2010/ 11:48

Gitme gelme,
kalma ilerle,
Yolunu bul yolundan şaşma,
Yerini bil hesap sor,
Özgür kal hapis ol,
Koş dur…

Aman yaa(!)
Boş versene boş ver…
Herkesler bir şey söyler,
Sen ne istiyorsan onu yap!

Ah bak,
Geldik gidiyoruz işte
Gerisi boş.

Zaten,
bazen gelmiyor muyuz?
Gün geliyor gitmiyor muyuz?
Uyup bazen,
bazen isyan etmiyor muyuz?

İş, sen karar ver(!)
Sen iste konuş, sen iste sus…
Asık suratlılar küstürmesin neşeni,
Aptal laflar takılmasın kafana:
O ne dedi?
Bu ne der ki?
Ne derse desinler be kardeşim!
Aldırma,
Tıka kulaklarını pamukla!

İnsan gibi davran,
İnsan ol insan.
Ötesi var mı?
Karıştırma içini,
yaratma gereksiz karmaşa.

İç sıcak bir çorba,
İçerken de sadece çorba iç ama.
Üfleye üfleye,
Höpürdete höpürdete.
Oh, yarasın!

SANCI

24 Aralık 2010 / 10:44

Gitmelerde ve gelmelerde düşüncelerim.
Keyifli ev gezmelerinde duygularım.
Aman da aman! pek şenlikli bugün aklım.
Durmuyor işliyor zihnim,
zeka ışıltısı, kıpırtısı var;
Gör bak, bugün bi’şey bulacak.
Dahi adam içimden doğacak.
Güzel olacak!

Çatlak kadın, yırtık…
Patlak bi’de karnı, yusyuvarlak.
Doğuruyor galiba, dokuz aylık.
Galip, tut karının ellerinden,
Küfür etse de bırakma:
Alınma, alınma!
Anneni sever aslında bilirsin(?!)
Sancı geldi, kadın gidiyor…
Fikrim geldi, fikrim geldi diyor.
Fikri oğlum çık hadi, nerdesin?
Anneni meraktan öldüreceksin!
Babanlar reklamını yaptılar o kadar.
Erkek adamın erkek oğlu olurmuş(!)
Kuş kuş kuş,
Kadının kafasında onca kuş,
Uçuyor.
Hop hadi hop fikrim geliyor!

22 Aralık 2010 Çarşamba

Sadece Yazar

Çok okumam, ama kelimelerle aramda güçlü bir bağ var doğuştan. Kimseyi okumadığım için kimse gibi de yazmam. Asla ateşli bir hayran da olmadım dolayısıyla… Sonra kalıplara inanmam. Tanımlamalar bana yavan gelmiştir her zaman: Düz yazı nedir, şiir nedir? kafamı bunlarla doldurmam, yormam. Ben hayata inanırım, gözlemlerime, duygularıma… Onları içimden geldiği gibi yazarım. Hepsi bu, bu kadar!
Ö.K.

Acı ve Kahve Keyfi

Nilgün, mutfak kapısından içeri girdi ve masanın yanında durdu. O yerde, yüzündeki iklim, ılık ve yağışlıydı. Ayşe Hanım dostunu iyi tanıyordu, ondaki bu hava pek hayra alamet değildi. Neden diye sormadı hemen; belki duymaya hazır değildi belki de onun anlatmaya hazır olmasını bekledi. Aslında tahmin yürütebiliyordu; her ikisi içinde hüzünler ve kavgalar sıradan hisler ve ilişkilerdi. Orta şekerli Türk kahvesi yudumlarken anlatılan hikâyelerdi yaşananların her biri…

Nilgün kederli gözlerini tebessüm eden yüzünde kaybetti. Tatlı sesiyle Ayşe Hanım dedi, ne iyi oldu sana gelmem, kahveni özlemişim. Bana bir fal bakarsın di mi?

...Ocaktaki cezvede kahve, kısık ateşte ağır ağır pişiyordu. Bakır cezvenin yüzeyi, maruz kaldığı sert temizlik darbeleri yüzünden fazla parlaktı. Eğer cezvenin canı olsaydı, tam temizlendiği esnada çıkar ve bilinmeyene yol alırdı. Ayşe Hanım’ın deterjan kokan mutfağı inceden bir kahve kokusu ile şenlendi. Çocuklar mutfakta koşuşuyorlardı. Küçük oyunları onlara keyif verse de zamanın hırpaladığı yetişkinleri sıkıyordu.

Ayşe Hanım, “hadi bakalım ufaklıklar dedi, fındık popolarınızı deri koltuklarıma yapıştırın! Bakalım hanginizinki daha büyük; ölçersiniz sonra!..” Geçen hafta Ece’nin icat ettiği bir oyundu bu. Kendilerini kahverengi tonlardaki geniş ve yumuşak deri koltuklara bırakıyorlar, düşüşün şiddeti ile izler oluşturuyorlardı. Kimin izi daha büyük ya da daha güzelse ona puan veriyorlardı. Ayşe Hanım koltuk takımını seviyordu elbet ama şuncacık çocukların poposunun yarattığı tahribatı önemsemiyordu. Çünkü sakin ve sessiz mutfağında kahvesini rahat rahat içmek istiyordu.

O esnada Nilgün, dalıyordu uzaklara. Uzaklar gözlerinde büyüyordu sanki daha uzak oluyordu. Mutfaktan gitmişti Nilgün, kim bilir nerdeydi? Kahveler masaya servis edilirken irkildi ve geri geldi. İki küçük, güzel ve çatlak el gördü: Eller, ne kadar kremlenirse kremlensin yumuşamayan hassas bir deriye sahiplerdi. Zaman ve çalışmak yüzünden yıpranmışlardı. Tırnaklardaki leylak rengi oje muhtemel deterjan etkisiyle aşınmıştı. Ayşe Hanım kahveleri masaya koyarken Nilgün’e dedi ki: ojelerim çok fena… Bi’ fırsat bulup tazeleyemedim onları. Sonra kısa bir süre sessiz kalıp, şiddetli ve yumuşak bir sesle malum sorusunu sordu: Neyin var kızım, yine ne oldu? Ne yaptı!

Nilgün- Ne yapmadı ki Ayşe Hanım, ne yapmadı ki dedi. Önce sen bi’ falıma bak, sonra konuşuruz! (…devam edecek!)

Ö.K.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Bir Kadının 100 Numarada Yaptığı 100 Şey

Uzmanlar bu yazının tuvalette okunmasını tavsiye ediyorlar.

1) Tuvalete girmek.

2) Tuvalete girdikten sonra hemen kapıyı kilitlemek.

3) Kilitledikten sonra klozete oturmak üzereyken kapı kilitlenmiş mi diye kontrol etmek.

4) Tuvaletin temiz olup olmadığını incelemek.

5) Pis bir tuvalet ise, nasıl dezenfekte edileceğini düşünmek.

6) Sifonu çekmek.

7) Sifonu çekmeyen her kimse, kadınların yüz karası olduğunu düşünüp, bütün kadınların sarsılan imajı için hayıflanmak.

8) Ne pis kadınlar var diye aklından geçirmek.

9) Tuvalete oturmadan önce, tuvalet kağıdı ile klozetin oturulacak kısmını bir güzel kaplamak.

10) Umumi bir tuvalet veya alafranga ise, çömelerek ama oturmadan işemeye ya da sıçmaya çalışmak.

11) Umumi tuvalet pis ise, boktan görüntüyü kapamak için tuvalet kağıdı ile bokun üstünü örtmek ve işini ondan sonra görmek.

12) İşerken kirli lağım suyunun arkana ve önüne sıçramaması için olabildiğince yavaş bırakmak.

13) Kakayı da aynı olumsuz olasılığı göz önünde bulundurarak yavaş yapmak.

14) Tuvalet yoluyla geçen hastalıkları aklından geçirmek ve sarılık olur muyum diye evhamlanmak.

15) Erkeklerin oturmadan işeme lüksüne özenip, bir denemek. Fakat, bu girişimin ardından başarısız ve sidikli bir kadın olmak!

16) Kadınların da erkekler gibi çişlerini pisuarda yapmalarını sağlayacak huniye benzer aletin bir an önce Türkiye'ye gelmesini istemek.

17) Ama sonra, o zaman donumun önünde erkeklerinki gibi bir yırtmaç olacak mı diye düşünmek.

18) Yırtmaçlı kilodun üşütüp üşütmeyeceğini tahmin etmeye çalışmak.

19) Önden yırtmaçlı bir kilodun hiç estetik olmayacağına kanaat getirmek.

20) Önden yırtmaçlı bir g-string hayal etmek.

21) Önden yırtmaçlı bir g-string giymek yerine, hiç iç çamaşırı giymemenin daha karlı olacağını düşünmek.

22) Eğer regl dönemindeyse veya günlük ped kullanıyorsa ped değiştirmek.

23) Regl dönemlerinde üç deliği de isteyerek ya da istem dışı çalıştırmak. (O dönemde kadın hem ruhsal hem fiziksel bağlamda pek kendinde olmaz, kontrol dışı çok olay yaşanabilir. Kadın yazar kişiden erkek kısmına tavsiye: Fazla üstlerine gitmeyin!)

24) Tam iş üstündeyken saç tellerinin ucunu incelemeye almak.

25) Burnunu karıştırıp çıkan sümüğü yuvarlayıp en uzak yere atmak.

26) Fayansları saymak.

27) Parfümün arkasındaki 'Eau de Toilette' (Fransızca 'tuvalet suyu' demek) yazısına takılmak ve parfümü eski zamanda Avrupalıların uzun süre yıkanmadıklarında, pis kokmamak için icat ettiklerini hatırlamak.

28) Ayrıca sıçtıkları boku pencereden, balkondan lap lap fırlattıklarını da hatırlayıp, şimdi bizim Avrupa Birliği ile bütünleşmemize okey vermeyen, birlik üyelerinin, atalarının ne kadar pis olduklarını bilip bilmediklerini düşünmek.

29) Soluk yüzlerini renklendirmek için makyaj malzemelerini icat eden Avrupalı kadınları, 'süt beyaz' yaratan Allaha şükredip "Ohh Allahım ben de nasipleniyorum" diye sevinmek!

30) Tuvalet kavramının ne kadar göreceli olduğunu düşünmek. Zor zamanlarda bir ağaç dibi, gözlerden uzak bir çalılıkta da aynı işin görüldüğünü düşünmek.

31) "Ahh keşke köpekler gibi patilerimiz olsaydı, o zaman bok toprağın üzerinde kalmazdı" diye düşünmek.

32) İş üstündeyken tırnak kenarlarındaki etleri geri çekmek. (Küçük çaplı bir manikür olayına girilir!)

33) Tuvalet kağıdına dokunup kalitesini ölçüp markasını ve fiyatını tahmin etmek.

34) Tuvalet kağıdının suda eriyip erimediğini test etmek.

35) Olabildiğince sessiz gaz çıkarmak.

36) Umumi tuvaletlerde son sürat işemek; yüksek sesle, gönül rahatlığı ile osurmak için tam iş esnasında sifonu çekmek ya da musluğu açmak.

37) Boşaltırken "son boktan aşk ilişkini" düşünüp nasıl yıprandığını hatırlamak.

38) Erkeklere küfür etmek ve tekrar tekrar ne kadar aşağılık yaratıklar olduklarını sesli bir şekilde telaffuz etmek. (akustik harika)

39) Göbeği yüzünden vajinasını göremeyince "Azıcık kilo almışım, boğazımı tutmalıyım" diye düşünmek.

40) Sonra iki gün önce de rejime başlayacağı sözünü kendi kendine verdiğini hatırlamak.. Ve kendine itiraf etmese de rejime başlamayacağını bilmek.

41) Baldırını iki elinin arasında sıkıştırarak selülitlerini izlemek.

42) Kiloduna bakıp ne kadar zevkli bir seçim yaptığını düşünmek.

43) İşini görürken ayakkabılarıni izlemek, ne kadar zevkli bir kadın olduğuna bir kere daha kanaat getirmek.

44) İtiraf.com kullanıcılarından birinin itirafını hatırlamak ve "Bir kadın sevdiği erkeğe poposundaki kılları aldırır mı? Rezillik beee!" diye düşünmek.

45) Vajinada kullanılan epilasyon yöntemi yüzünden beliren beneklerin ne kadar belirgin olduğunu düşünmek.

46) Göbek bölgesindeki tüylerin ne kadar hızlı uzadığını düşünmek.

47) Ağda yapmak sıkıyorsa, �Saldım çayıra, Mevlam kayıra! moduna girmek.

48) Bacak ve vajinadaki tüylerin uzunluğuna ve yoğunluğuna bakarak ne kadar süredir sevgilisiz olduğunu hesaplamak.

49) Sonrada polyannacılık oynayıp, "İyi ki sevgilim yok, yoksa o korkunç acıya katlanmak zorunda kalırdım" diye düşünmek ve kendi kendini teselli etmek.

50) Eli bacak üzerinde gezdirmek sureti ile tüylerin kaç gün sonra görünür hale geleceğini hesaplamak.

51) Bikini bölgesinin tıraşlı kısmında elini gezdirip, "sakal gibi uzamak" deyimini doğrulayan manzara karşısında bir daha jilet kullanmama kararı almak.

52) Ağdanın verdiği acıyı düşünmek, sonra "Ben ağdaya dayanamıyorum, nasıl çocuk doğuracağım?" diye düşünmek, sonra "Sezaryenle doğurmak en iyisi" demek, sonra "O gün gelsin düşünürüz" demek.. Derken zaten düşündüğünü, düşünecek bir şeyin kalmadığını düşünmemek.

53) Nihayet, bikini bölgesinde jiletle epilasyona devam kararı almak.

54) Kapıdaki "Bunu yazan tosun, okuyana kosun" yazısını okumak.

55) "Bu tosun' da kim? Önüne gelene koyuyor herif!" diye düşünmek.

56) Tosun' u hayal etmek ve onun seks performansına hayran kalıp, yüksek sesle "vay anasını" demek.

57) Tosun' un kadınlar tuvaletine nasıl girdiğini düşünmek.

58) Tosun' un 'bir lezbiyen' olabileceği varsayımından hareketle 'bir kadın bir kadınla nasıl sevişir ki?' diye düşünmek.

59) Tuvaletini yaparken içinde kalan her şey için, 'bok yesin oyunu' oynamak.

60) Ihhk bu sevdiğim adamı elimden alan kadının ağzına, Bu beni sınıfta bırakan hocamın ağzına, Ihhk bu büyük sırrımı herkesle paylaşan dostumun ağzına, Ihhkk bu da hiçbirinin ağzına, gerçekten sıçma cesaretim olmadığı için benim ağzıma!!!

61) İş bittikten sonra, tuvalet kağıdı bittiğinde kullanmak için çantasında taşıdığı kağıt mendille popoyu ya da kukuyu silmek..

62) İş bittikten sonra kalkmak, kahverengi, kırmızı ve sarı renklerden oluşan eserine bakmak.

63) Çok iğrenç olduğunu düşünmek, kendinden tiksinmek.

64) Aynadaki kendini günlük ruh haline göre sevmek ya da nefret etmek.

65) Değişik yüz hareketleri ile yüzün belirli bölgelerinde beliren çizgilerin derinliğini ölçmek.

66) Kusurları keşfetmekten ötürü sinir olmak.

67) Bıyık ve sakal kontrolü yapmak.

68) Yüzde uzun bir tüy fark edilirse parmak uçlarını cımbız gibi kullanılarak kılımsı tüyü yolmaya çalışmak.

69) Sabah erkek arkadaş ile yapılan tartışmayı hatırlayıp ağlamak istemek, ama makyajın bozulacağı göz önünde bulundurularak eylemi ertelemek.

70) Sevgilinin şu an ne yaptığını düşünmek.

71) Eğer güzel göründüğünü düşünüyorsa 2Bugün sevgilimi muhakkak görmeliyim2 diye aklından geçirmek.

72) Koltuk altını burna yaklaştırmak sureti ile koklamak.

73) Sigara içmek.

74) Ellerin üşüme ihtimalini düşünüp yıkamaktan vazgeçmek.

75) 'Şeyimi silerken elim nasılsa değmedi' deyip , yeniden krem sürmeye üşenildiği için elleri yıkamamak.

76) Elini yıkamayan kadınların ne kadar pis olduğunu düşünmek.

77) 'Ben pis bir kadınım' diye aklından geçirmek.

78) Erkek arkadaşım bunu bilseydi benden tiksinir miydi diye düşünmek.

79) Elini yıkarken musluk başını da yıkamak.

80) Kırılan saç telleri için çareler aramak.

81) Yüzünün ne kadar solgun olduğunu düşünüp allık sürmek.

82) Makyaj yapmak. Yaparken de kadınların sevgiye ve sekse aç oldukları dönemlerde dokunulma ihtiyaçlarının artığını ve makyaj yaparken bu ihtiyaçlarını bilinçsizce giderdiklerini anlatan uzun zaman önce okunmuş yazıyı hatırlamak.

83) Araştırmanın doğru olup olmadığının sağlamasını aklından yapmak.

84) Aynada at gibi kişnemek sureti ile dişlere bakmak.

85) Dişlerin arasında her hangi bir artığa rastlanırsa, işaret parmağının tırnağı kullanılarak artıktan kurtulmak.

86) Ruj sürerken, filmlerde aynaya genellikle kırmızı rujla bırakılan notların ne kadar romantik olduğunu düşünmek.

87) Sonra neden genellikle 'Kırmızı yoksa aşkı çağrıştırdığı için mi?' diye aklından geçirmek. Banyo ve yatak odasındaki aynaların aslında insanı tahrik edici objeler, özel fantezi araçları olduğuna kanaat getirmek.

88) Ruj sürerken alt dudağın üst dudağa oranla daha kalın olduğunu düşünüp acaba botoksla mı yoksa sıvı silikonla mı şişirtip eşitlesem diye karar vermeye çalışmak.

89) Dudak yeme alışkanlığını, 'Yenilen dudakların bir süre sonra inceldiğini' okuyunca bırakmak.

90) Dudak kalemi ile dudakları birbirine eşitlemek.

91) Aynanın karşısında saçları Banu Alkan gibi ahenkle bir sağa bir sola sallamak.

92) Saçları Serpil Çakmaklı gibi parmaklarının arasında havada toplamak.

93) Aynaya bakıp kendine göz kırpmak ve öpücük atmak.

94) Tüm bu eylemlerin ardından kendini dünyanın en seksi kadını gibi hissetmek. (Merilin Monrov yanımda halt etmiş!)

95) Tuvaletten çıkarken parfüm sıkmak.

96) Kendini üzgün ve mutsuz hissettiğinde sadece dünyadan kaçmak için tuvaleti kullanmak. (Dünyaya karşı verilen kişisel savaşta en korunaklı sığnak tuvalettir!)

97) Böyle bir yazıyı ilham gelsin tuvalette yazmak. Tuvalette yazı yazan (ardaerdik hariç) kaç kişi vardır? diye düşünmek.

98) Üstelik yazdıklarının ne kadar rezil olduğuna bakıp utanmak ve kendini kadınların mahrem sırlarını deşifre eden bir hain gibi hissetmek.

99) Sonrada eee yazarım dedin, yaz bakalım 'bipp' seni diye kendine okkalı bir küfür etmek, ve gelecek tepkileri **** yemediği için, sevgili büdütör kişiden ismini yayınlamamasını rica etmeyi düşünmek.

100) Sözünü tutmakla (mavi) rezil olmamak (kırmızı) arasında bir seçim yapmak; sözünü tutmak ve rezil olmak! (Eee tutmasam şu an bu iğrençlikleri okumuyor olacaktınız! Ne? 'Sevgili Okur Kişi' ne dedin: Keşke yazmasaydım mı? 'BOMMM'... Kahretsin, kırmızı teli kesmeliydim!) Ö.K.

Not: 2004 belki de 2006'da yazmıştım.

15 Aralık 2010 Çarşamba

15.12.1957

yuvarlak dünyada O,
BÜYÜK bir kadın…
küçük yüzü güzel.
Kelimeleri akıllı.
Neşesi keskin.
Derisi narin,
Kabuğu gergin.

Hiç kimse gibi,
Herkesten deli.
Benden biri.
Bilirim içi.
İçi ıslak
İçi kaygan.
Yumdum gözlerimi
Besledi beni
Derinliği…
Ondan aldım,
Kendimi.
Hiç bırakmadı
İpimi.
Bana sımsıkı
Bağlı.

Sanki ben o
O ben.
Küçük bir kız çocuğu!

Gitmiyorum ondan,
Kalmıyorum da
Ama.

Geçiyor zaman,
Değişiyor mekan.
O da değişiyor,
aynı kalıyor hem.
Sonsuza kadar Annem
Annem.

Ö.K.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Soğuk

Eskimiş insanlar, belki de eskitilmiş.
Benim yakam karışık,
Sense eminim her zamanki kadar açık, saçık.
İçimde eskiden kalma bir acı,
Karlı havalarda ise acı, daha çok tatlı bir sızı.
Başımı dik tutuyorum,
Kar yumuşacık konuyor kirpiklerime.
Tane tane, soğuk ve ıslak…
Seni düşünürken;
İçimi ferah tutuyorum, serinkanlı kalıyorum.
Yoksa sensizliği hissederim, buz keser içim.
...