Yazının şarkısı: http://www.youtube.com/watch?v=2QsLEBzQIos&list=PL5EBCC4E619B072EA
Kapının eşiğine çömelip kalmıştım, taş çıplak ve soğuktu,
etimi üşütüyordu, sızlayan yerlerimi dayayıp acımı hafifletmek isterdim ama
kımıldamaya korkuyordum. Ne kadar süredir orda öyle hareketsizdim, bilmiyordum.
Yumuşak yaklaşımlardan eser kalmamıştı; yıllar onunla, benden o ilk duyguları
alıp götürmüştü. Çığlıklar atıyordum ve tırmalıyordum öfkeliyken, üzerime tokatlar
ve tekmeler savrulurken gereksiz bir çabaydı benimki ama içimden geliyordu. Onu
seviyordum ve onu sevmiyordum; beni seviyordu ve beni sevmiyordu. Belki tam
anlamıyla Aşk’tı bu belki de “Hayat’ın” tam karşılığı: Kaotiktik bi’ kere değişmiştik
sonra, sonra barışçıl ve savaşçıl anlarımız olmuştu… Sonsuz uzaydaki bilinen ve
henüz bilinmeyen her şey gibi yerimizde durmuyorduk ve bir yere de varmıyorduk.
Eşsiz bir sarmalın içinde dönüp duruyorduk. Nasıl buraya gelmiştik ve nereye
gidecektik bilmiyorduk. Başlangıç ve sonuç yoktu sadece dönüyorduk. -Aşk ve
nefret ekseninde dönüyorduk, kafamda kurşunlar sıkılıyordu ve o yankılanan
güçlü ses beni vuruyordu.-
Küçükken dünya dönerken nasıl olduğum yerde durduğuma, nasıl
başımın dönmediğine anlam veremezdim şimdi büyüdüm ve anlıyordum, bilimin
söyledikleri mantıklı geliyordu. Ama bu kapı eşiğinde etlerim sızlarken neden
oturup kaldığımı bilmiyordum. Anlam veremiyordum kendime, bilmiyordum(!) Sinir
bozucuydum. Bok suratlıyı hala seviyordum ve her kavgadan sonra ona dönüyordum.
-İçimdeki sevgi vuruluyordu ama ölmüyordu.-
Büyük ve anlamlı bakan gözleri vardı, içimi ısıtan… Tanrım
bu öküz de kim? Ben bir öküzü sevemem ki! Canımı acıtan bu öküzün, bu bok
suratlı herifin gitmesini ve benimkini geri vermesini istiyorum! Mümkün müdür? –Zaman
gösterecek.-
Küçük bir çocuk gibi ağlamak ve Tanrı’ya yalvarır gibi
yalvarmak, geri ver onu, bana geri? Yoksa seni defalarca kez tırnaklamak ve o
bok suratına sövmek zorunda kalacağım. Belki de bıçaklayıp uykun da öldürürüm
seni. Vahşet ve gazetede küçük bir manşet. Üçüncü sayfa haberi, ucuz ve
tanıdık. Kaç kadın ve kaç erkek önce severken birbirini deliler gibi sonra
öldürmüyor ki(!)
Delilik! Hepsi delirmekten ve delirtmekten oluyor zaten,
deliler gibi sevmekten, ölecek kadar sevmekten… Ah(!) gebertmek istiyorum şimdi
seni, bağırsaklarını deşip dışarı çıkarmak ve o kalın ensene dolamak istiyorum,
seni kalın bağırsağınla asmak istiyorum, uzun mutfak lambasında sallandırmak –Bok
suratlı pislik-
Evden kapıyı vurup çıkmanı sessizce beklemem, hep böyle
sessizce bekleyeceğim anlamına gelmiyor; yerimden kalkmalı, yıkanmalı, arınmalı
ve yaralarımı sarmalıyım. –Sana bir şans daha vermeden önce…-