1 Nisan 2013 Pazartesi

Aydınlık ile Karanlık

Aydınlık der ki; Sevdiğim sana “Karanlık” derler. Diyenler seni benim gözümden görmezler: Ah (!) o Ay cemalin sanki nurlu bir gül bahçesi. Senin yeşil dalın onların dilinde kara odun… Karalar ateşe atarlar seni, sen yanarsın benim dağlarlar yüreğimi. Seni üzenler bilmezler, günahına girerler. Dilerim Adalet Allah’tan! Gün gelir görürler Karanlık Cehennemin dibini.

Korkak



Kaç kere sevmedin hiç saydın mı?
Kaç kere sevmedin onu…
Kaç yıl sevmedin, ay ve gün!

Gözlerinden kaç kere kaçtın hiç saydın mı?
Bir saniyeliğine baktın, yetindin…
O saniyeyi kalbinde, “ sanki zaman durdurmuştu” gibi hissettin
ve sevmedin onu.
Onu kaç kere sevmedin!
Kaç bakış
Kaç yıl, ay, gün…

Ellerinden kaç kere kaçtın hiç saydın mı?
Bir anlık dokunuşla yetindin.
O bir anlık dokunuşu “sanki aklımı başımdan aldı” gibi hissettin
ve tekrar tekrar hissedip derinlerinde sevmedin onu.
Kaç kere sevmedin!
Kaç dokunuş
Kaç yıl, ay ve gün…

Hayır sevmiyorsun onu, hiç sevmedin,
Hiçbir bakış, hiçbir dokunuş,
Hiçbir an,
Hiçbir zaman.


Zaten hiç sevilmedin de, sevmediğinden.
Şimdi o bir yerde sen başka bir…
Sustu sözler.
İçin de sus pus.
Oh!

Yaz, çiçekler ve ay,
Filmler ve yazılar,
Şiirler ve şarkılar da olmasa…
Ne güzel olurdu!