27 Şubat 2014 Perşembe

KARANLIK

SİNOPSİS
Köpek, karanlık ve tenha sokakta yürümektedir.  Ayak sesleri sokakta yankılanmaktadır. Yorulana kadar yürüyecek ve kendine kıvrılıp uyuyacak bir köşe bulacaktır. Melike, eşinden yeni ayrılmış yalnız ve güzel bir kadındır. Yetenekli bir yazardır ancak evli olduğu sürede kelimelerden uzak kalmıştır. Yeni taşındığı evinde, hava kararıp mahallenin sesi soluğu kesilince yazılarını yazmaktadır. Karanlık ve sessizlik onun ilham kaynağıdır. Melike ve Köpek’in yolları defalarca kez kesişecek ve sonunda bir trafik kazası sonucu birleşecektir.
Tahir, Melike’nin karşı komşusudur. Annesiyle yaşayan Tahir, sessiz ve içe dönük bir genç adamdır. Elektirik Kurumunda teknisyenlik yapmaktadır. Sıradan bir hayat sürmektedir ancak sıradışı konulara ilgi duymaktadır. Vahşi hayvanlar ve enteresan konular hakkında belgeseler izlemekten hoşlanmaktadır. Tuhaf denilebilecek bu adam Melike’yi bir gece, vardiya dönüşü fark edecek ve belgesel izler gibi izlemeye başlayacaktır. Melike’nin Tahir’den hiçbir zaman haberi olmayacak ancak yaşanan karanlık bir anda Tahir, Melike’nin hayatını etkileyecektir.
Ömer, Melike’nin eski eşidir. Bilgisayar mühendisi olan bu genç adam Melike’den yedi yaş küçüktür. Melike’den şiddetli geçimsizlik gerekçesiyle boşanmış olmalarına rağmen bir türlü vazgeçmemektedir. Aslında boşanmalarının temelinde maddesel bir adamla duygusal bir kadının çatışmaları vardır. Ömer aralıklı olarak ve sıkça Melike’ye tacizleri sürmektedir. Kadın, durumu her zamanki yapıcı tavrı ve Allah’ın genelde kadınlara bağışladığı tahammülle idare etmektedir.
Melike’nin yaşadığı mahalle büyük bir şehrin orta gelirli insanlarının yaşadığı bir yerdir. İnsanlar birbiri ile çok iletişim kurmaz, kendi halindedir. TV, İnternet ya da edinilen bir komşu çoğu için yeterlidir. Öyle ki bir keresinde Tahir’in Annesi yan apartmandan gelen kokuların nedenini TV izlerken öğrenmişlerdir. Yan apartmanda yaşayan bir yaşlı kadın çöp biriktirme hastalığına yakalanmıştır. Kokunun nedeni, dramatik bir olay sonucu doğranarak ölen birinin cesedinden yayılan koku değil, sadece birikmiş çöplerdir. (Anne bu fikrini oğlu Tahir ile paylaşırken; Ulusal bir kanalda öğle kuşağında yayınlanan bir kadın programını izlemektedir: Öldürülen kocanın cesedine iki ay önce kiralanmış bir dükkânda ulaşılmıştır. Adam küçük parçalara ayrılarak çeyiz sandığına özenle yerleştirilmiştir. Ölünün karısı ve aşığı suçlanmaktadır.)
Tahir’in Annesinin yine TV’den öğrendiğine göre;  sırayla şehrin semtlerinde elektrik kesintisine gidilecektir. Kesintiler bir ay sürecek ve elektrik hatlarına genel bir bakım yapılacaktır. Anne elektrik teknisyeni oğlundan bu haberi öğrenmeyi tercih ederdi. Ancak Tahir herkesin bildiği gibi çok konuşmayan bir adamdı…
Melike işte bu yerde, yalnızlığını köpekle giderecektir. Ara ara yiyecek ve su vermeye başladığı Köpek’e eski eşinin ısrarları sonucu buluştukları bir günün bitiminde mahallenin dar sokaklarından geçerken çarpmışlardır. Melike, Köpek’i tedavi ettirmiş ve yaşanan kaza sonucu büyük oranda görme kaybıyla hayatını sürdürecek olmasından kendini sorumlu tutarak ona sahip çıkmıştır. Aslında köpek için bu karanlık olay; sıcak bir yuva, yemek ve şefkatle sonuçlandığı için iyi bir durumdur.
Köpek, Tahir’inde sevdiği bir hayvandır. İleri yaşı yüzünden kamburlaşmış sırtı, açlıktan çıkmış kaburgaları ile perişan görünümlü bu hayvan ona ilgi çekici gelmektedir. Köpekle kurduğu iletişim Melike’nin “o karanlık gününde” Tahir’in çok işine yarayacaktır.
Tahir’in Melike’ye ilgisi istikrarla sürmektedir. Adını öğrenmek için daire numarasını hesaplayıp ziline bakıp adını öğrenmiştir. Mahalledeki bu yeni kadını daha iyi izlemek için bir dürbün bile edinmiştir. Kadın en çok karanlıkta görünmektedir: Yazın getirdiği sıcak havaları da fırsat bilen kadın, pencereleri ve perdeleri sonuna kadar açıyordu. Tahir hemen camın önüne yerleştirdiği masasında onu, bilgisayarının başında yazarken görüyordu. Uzun yazdığında, koyu renkli kıvırcık dolgun saçlarını ensesinden kalemle tutturuyordu. Sonra arada telefonda hararetle konuşuyordu. Elini kolunu çok hareket ettiriyordu. Pencereden sarkıp sokağı izlediği de çok oluyordu. Evine nadiren insan geliyor ve o nadiren evinden çıkıyordu. Bir kaç kez kumral, uzun boylu, iyi giyimli genç bir adam evine gelmiş ve gelişinin sakinliğine zıt olarak bu adam öfkeyle evi terk etmişti. Tahir, günlerce kadını izledi. Bu arada işine gidip geliyordu. Şehrin her iki günde bir yeni bir mahallesi, akşam saatlerinde elektriksiz kalıyor ve zifiri karanlığa gömülüyordu. Tahir, kazılan yollar yenilenen kablolar arasında tellerle haşır neşir olmaktan memnundu. Evine yorgun argın dönse de Kadın’ı İzlemekten geri kalmıyor ve belgesellerini izliyordu. Geçen izlediği belgeselde farklı düğüm tekniklerini öğrenmiş ve hatta kablolar üzerinde tatbik etmişti. O “karanlık günde” bu düğümlerin işine yarayacağını asla bilemezdi.  
Mahallenin elektirikleri iki gün süreyle akşamları kesilecekti. Hep tekrarlanan işlemde Tahir görev almadı. Evinde yan gelip yatacak ve Kadın’ı izleyecekti. Öyle de yaptı, kadını izledi: Kadın lambanın altında oturuyor ve telefonla konuşuyordu. Telefon konuşmasından kısa bir süre sonra aralarda kadının yanına gelen genç adam salonda göründü. Oturdular, adam dağınık görünüyordu. Konuşmaları sertleşti. Adam kadına bir tokat attı, sonra kanepeye düşen kadının üzerine çullandı. Kadın çırpınıyordu. Köpek geldi. Adam köpeği defalarca itekledi ve sonunda içeriye götürüp kilitledi. Kadın telefon açmaya çalışıyordu ama başaramadı. Adam kadını kanepeye yeniden itti, boğuşuyorlardı… Tahir bi’şiler yapmalıydı.
T- Doğada dişisine zarar veren tek canlı biziz!
Saatine baktı, arkadaşını aradı… 4 dak. Sonra elektrikler gidecekti. İş kıyafetlerini giydi, metrelerce kablo aldı, lambasını açtı ve evden sakince çıktı. Karşı yola geçti ve apartmandan içeri girdi. (Elektrik kesintisini hesap edip, apartman sakinleri rahat girsin diye muhtemelen, hep kilitli tutulan kapıyı bu sefer açık bırakmışlardı.) Melike’nin kapısına gelince önce sakince kapıyı vurdu. Sonra biraz ısrarla, sonra da “Kapıyı açın, elektrik idaresindenim. “diye seslendi. Adam kapıyı telefonunun ışığını kullanarak açmıştı. Tahir içeri girdi; Melike’yi gördü, kadın dağılmıştı. Ömer’e bir yumruk atıp yere indirdi ve savunmasız bırakıp kabloyla elleri ve ayaklarını düğümlemeye başladı. Melike paniklemişti, içeriden havlayan Köpek’i karanlıkta el yordamı ile saldı. Köpek Tahir’i koklayıp yalamaya başladı, Melike Köpek’in sevgi gösterisini çıkardığı seslerden fark etmişti. Afalladı. Ömer’le işi biten Tahir geldiği gibi çıkıp gitti ve elektrikler geldi. Ömer yerde düğümlü yatıyordu!



KARANLIK SENARYO
Dış- Gün/Gece: İstanbul Üsküdar/Genel
İstanbul’un sakin ve mütevazi mahallelerinin birinde gece vakti. Sessizlik, sokak lambaları çevreyi sarıya boyamış. Köpek, yağdan fakir bedenini çelimsiz bacaklarının üzerinde taşıyor. Adımları sıra sıra binaların dizili olduğu sokakta yankılanıyor. Sokak sanki boşalıyor ve sadece sesle doluyor.

Detay: Kamera köpeğin yanından yakın plan  adımlarını takip ediyor.  Sonra, sokak lambasıyla yarı aydınlanan yola düşen kambur gölgesi görüntüye dahil oluyor.
Köpek (sesi): Boş sokakta insanın kafasına inen bir çekiç gibi adım sesleri.
Dış- Gün/Gece: İstanbul Üsküdar/ Kanayan Kalpler Apt.
Köpek sokakta ilerliyor, yoluna gidiyor. Sokakta sırtsıta dizili yüksek apartmanların biri; Kanayan Kalpler Apartmanı. Göz, yüksekliği boyunca ilerlediğinde gökyüzüne yaklaşıyor. Gökyüzündeki yıldızlar parlak ve güzel görünüyor. Göz apartmanın katlarını çıktığı gibi inerken bir kadında takılıyor. Kadın pencereden sarkmış sokağı izliyor. Onunsa gözleri tenha yolda ilerlen köpekte. İfadesinde hüzünlü ve düşünceli bir anlam.
Yakın Plan: Kadının yüzünde bir hüzünlü ifade.
İç- Gün/Gece: İstanbul Üsküdar/ Kanayan Kalpler Apt. 6. Kat
Kadın, açık camından şehri evine alıyor. Uçsuz bucaksız bir ışık cümbüşünün içinde ara ara karanlık alanlar. Işıkların bazısı göz kırpıyor bazısı da sonsuza kadar aydınlatmayacakmış gibi sönüyor. Kadın üstünde daktilo taşıyan masaya çekip sandalyesini oturuyor. Pencerenin hemen önünde, sonsuz bir ilhamla yazı yazıyor. Ona göre insan, gecenin kollarında daha iyi yazıyor. Dalgalı siyah saçlarını kalemle topladığında ensesine dövülmüş bir yazı okunuyor: “uzayın duygusu”

İç- Gün/Gece:İstanbul Üsküdar/ Kanayan Kalpler Apt. 6. Kat
Kadın, daktilosunun başında bir süre oturur; sonra beyaz sayfalara kelimeler yazar: (Tak, tak, tak…) Karanlık aydınlığı kapladı. Aydınlık bi’ karanlığa bi’ kendine baktı. Eskisinden daha aydınlıktı. Karanlığa onu aydınlattığı için teşekkür etti; ve lütfen dedi “Sonsuza kadar karanlığınla aydınlat beni!” Kadın sandalyesinden kalktı; karanlık koridordan geçip, yatak odasına gitti. Sokaktan gelen ışıkla, az aydınlanan oda da, el yordamıyla gece lambasının düğmesini buldu. Odaya kırmızı ve loş bir ışık doldu. Çift kişilik yatağına tek başına girdi ve yorganın içine sonuna kadar gömülüp uykuya daldı.
Yakın Plan: Daktilonun içindeki beyaz kağıda yazılan her bir harf… Kadın, odasına doğru ilerlerken öznel kamera… Uyurken, yakın plan…


İç- Gün/Gündüz:İstanbul Üsküdar/ Ay ışığı Apt. 6. Kat
Güneş, ışıklarını yeryüzüne saldığında pencerenin perdesi savunmasız kaldı. Onun için sokak lambası ve ay ışığı savaşması kolay düşmanlardı. Geceye karşı galip gelen perdeleri gün ışıdığında uyanan genç adam araladı. Yüzünü aralığa gömüp, sabah sabah sokağı yokladı. Gür siyah saçları dağınıktı. Geniş omuzlarından dökülen tişörtü bedenini örtüyor ama  güzelliğini bu örtü gizlemiyordu. Güzel ve genç adam, odaya geri döndüğünde iri siyah gözleri odasında gezindi. Aradığını bulduğunda ise, bir süre baktı ve yüzünü yıkamak için banyoya gitti. Tüm bu anlarda alarm olarak ayarladığı aksak bi’ melodi geriden çalıyordu. (Bir süre)

İç- Gün/Gündüz:İstanbul Üsküdar/ Garip Sokak


(Devam etmeli miyim?)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder