22 Şubat 2014 Cumartesi

Çatlak Bilye



İnsan henüz çok gençken, kesinlikle güzel bir gelecek hayali kurar. Toplumun ve ailenin öğretiyleriyle  çocuk aklında; düşünceler, beğeniler ve istekler şekillenir. Kimse hiç olamamak ya da yarım yamalak olmak istemez: İşsiz, evsiz-barksız, çocuksuz, karısız-kocasız, üstsüz-başsız... İşsiz bir üniversite mezunu!
İmkanların dahilinde kendini hayata hazırlarsın. Anne- baba kardeş, sülale, komşu, öğretmen, arkadaş, mahalle, şehir, ülke, 80'lerde televizyon, ,90'larda internet, 2000'lerde facebook, youtube... belki kitaplar, belki müzikler belki bir enstrüman... etkilenirsin.
Lüküsss hayat, güzel hayat pompalamalarını sorgulamadan, en derinlerinde arzularayak, herkesin arasına katılırsın. Herkesin istediğini istediğin için rakibin çoktur ve hayat seni sınava tutar. Kullandığı kanallar çevrenle sınırlıdır: (Türkiye) ÖSYM, Üniversite, Dil okulu çeşitli kurumlar ve işyerleri... Hiç olmadı hanenden biri; koca- karı, çocuk, amca, hala, kayın, hısım... Niye öyle? Neden olmadı? Hangi yolu seçeceksin: a, b ya da c.
-Bilye torbasındaki renkli misketler, birbirinin kafasına vurmadan önce, torbayı avuçlayan elin, "bir dost" olduğunu sanır. Oysa o ne kadar yuvarlak, pürüzsüz ve renkli olursa olsun, elin derdi, kendi keyfi için onu fırlatıp atmaktır. Bir bilye ve bir diğer bilye... Bilyenin kalın kafasını kırmak zordur, elin keyfi için oraya buraya fırlar, zıp zıp zıplar durur.-
İnsan düşünüyor mu, insan seçiyor mu, insan yaşıyor mu?
Ulan, el gelmiş avuçluyor, parmaklıyor işte be(!) Sen de ilk avuçlanan olmak için uğraş dur, kafan kırılınca anlarsın gerçekleri...
Köyüne dön gardaş, ince bir çubuk al ve toprağı karıştır, havalansın diye, ele hayrın olacağına börtüye böceğe olsun, sevaptır, Ah bak, kuraklık kapıda... Aşık veysel demiş ya hani, bizi koynuna alacak, sarılıp yatacak olan yar "kara topraktır" diye. Bari serilmeden onun bereketli göğsüne, bi' hayrımız olsun(!)
Off bee offff (!)
Kırmadan önce oturup memuriyet sınavına çalışayım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder