26 Ekim 2011 Çarşamba

DORA

METİN ÇIKIŞ NOKTASI:
Dora Kökeni : Türkçe
Anlamı: En yüksek yer, uç. Bir şeyin üst kısmı, yukarısı, tepe. Dağ doruğu.

BAĞLANTILAR
DORA - Kaf dağı- Zümrütü anka kuşu

Dora
Dora yükseklerde, çok yükseklerde bir yerde bütün asaleti ve ihtişamı ile duruyor; Gökyüzü bazen eteklerine beyaz kar tanelerini ufalıyor, bazen şeffaf ve masum yağmur damlalarını serpiştiriyor bazen de onu güneşin renkli, zengin ışıklarıyla süslüyor.
Dora zamansız, mekansız bir yerde bütün ihtişamı ile bekliyor. Sınırların, kalıpların ve duvarların olmadığı orada düşünceler; renkli, hafif, uçuş uçuş, özgürce ve en saf halleri ile geziniyor. Uçmakla konmak, yürümekle oturmak, tutmakla bırakmak… arasındaki süre bilinen hiçbir fizik ve matematik kuralına uymuyor.
Masallardaki gibi bir yer DORA, ama orada kimse masal anlatmıyor!
Ne Güneş ne Ay ne de Rüzgar…
Orada Güneş, bütün bilgeliğiyle gerçekleri büyütüyor, Aysa sezgileri ve öngörüsüyle kardeşini doğruluyor. Sonra Rüzgar kollarına alıp mahsulü hafif hafif uzaklara taşıyor. Bilene bilmeyene onu fısıldıyor. Fısıltı büyüyüp, güçlü bir ses oluveriyor. Bu sese kulak verenler Dora’ya varıyor ve Zümrüdü Anka kuşunun kanatları altında zirveyi yaşıyor.

Zümrüdü Anka Kuşu Dora’da Yaşar
Zümrütü Anka Kuşu, büyük ve geniş kanatlarını olduğu yerden havalanmak için çırparken, Dora’yı kaplayan sihirli toz tanelerini kaldırıyor. Toz taneleri yükselip havanın içindeki minik küreciklere asılıyor ve Rüzgarın yardımıyla Dünyanın dört bir yanına dağılıyor. Sonra Dora’ya dönüyor ve Zümrüdü Anka Kuşu’nun kanatlarının altına konup gördüklerini ona anlatıyorlar.
Toz taneleri gördüklerinin ağırlığını taşıyor, renkler giyiniyorlar. Sevginin rengi, öfkenin rengi, hüznün ve sevincin rengi… Bilgi ağacının dallarında sabırla dönüşlerini bekliyor küreciklerin Zümrüdü Anka Kuşu ve gökyüzünün rengini izliyor. Gökyüzünü boyayan küreler karanlık renkteler ise şayet, o da hüzünleniyor ve renkli, zengin, ışıltılı tüylerini biraz daha harlayıp, kendini yakıyor.
Zümrüdü Anka Dünya’ya saf, zarif ve hakiki gözlerle bakıyor ve onca yüksekte sonsuz bir usla hayata şahitlik ediyor. Bilgi, beceri, akıl, hüner ve bütün güzel vasıfların en güzel timsali, eşsiz Zümrüdü Anka Kuşu Dora’da yaşıyor. Masal gibi…
Ölümsüz ruhuyla yakıp bedenini, küllerinden yeniden doğuyor, her doğuşunda başka bir Dünya’ya bakıyor. Zümrüdü Anka Kuşu Dora’da Dünyanın bütün bilgilerine ermiş, bütün duygularını tatmış; derin, sakin ve hisli yaşıyor. Dora’ya varanlar onun eşsiz güzelliklerini buluyor.

Dora’yı Arayanlar
Her insan bir Dünya. Bazen, içindeki büyük Dünya’da hangi yoldan yürümesi gerektiğini bilemeyebiliyor. Doluya koysa almıyor, boşa koysa dolmuyor. Bazen, neyi aradığını unutuyor, yolundan şaşıyor, adımlarını boşluğa atıyor.
İnsan, hep arıyor! İnsan hep istiyor! Dahasını, fazlasını… en çok, en iyi, en büyük…
Dora masal gibi bir yer. Orda Aranılan her şey bulunuyor ve istenilen her şey gerçek oluyor.
Dora’yı bulanlar bilgi, güzellik ve hüner timsali Zümrüdü Anka Kuşu’nun kanatları altında ölümsüzlüğünün sırrıyla yaşıyor. Onun kanatlarındaki bakır rengi tüylere dokunanlar bilgi, güzellik ve hüner ile donanıyor, şifa buluyor ve mutluluğun sırrına eriyor. Gözyaşından bir yudum alanlar, aklın en derinlerindeki sessiz kalmış düşüncelere sahip oluyor. Ve Zümrüdü Anka Kuşu’nun, tüylerinden çıkardığı melodiyi duyanlar hayata umutla ve sonsuz bir neşeyle bakıyor. Dora’yı bulanlar zirvede yaşıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder