“ÇİRKİN AŞK YOKTUR”
Bu satırları okumaya başladıysan ya âşıksın; ya da kalbinin
derinlerine gömdüğün aşkların var. Önce şunu bilmeni istiyorum: Bence aşk,
kesinlikle yaşanması gereken bir hal.
İkimizde biliyoruz; her zaman mutlu etmiyor ve hatta seni durumdan
duruma; duygudan duyguya sürüklüyor. Yaşayacaklarına ilişkin geniş bir ihtimaller
listesi var:
Bir kere; karşındaki kadın ya da adam sana karşılık
verebilir ya da seni reddedebilir. Önce sevip sonra vazgeçebilir. Ama hiçbiri
hissetmek için engel değil. Aşk, bir kere içinde yeşermeye başladıysa renkli ve
gizemli bir bahçeye adım atmaya hazırlan.
Bak şimdi; senin olan da; senin olmayan da; senden giden de
hislerini ve düşüncelerini fark etmeyi öğretiyor. Kendini fark ediyorsun.
Aslında olay tamamen sende başlıyor ve bitiyor.
Bir kişide tüm hislerini çözmen de mümkün; defalarca kez
aşık olup, her birinde kendinin bir parçasını keşfetmende.
Neticede kendini öğreniyorsun. E tabi, bu sürecin hep
mutluluk vermesini beklemek yanlış. Hayatta sadece ama sadece keyif ve mutluluk
veren ne var ki? Siyah ve beyaz ve aradaki tüm renkleri tadacaksın. Kaçış yok.
Tattığın her duyguda neyi istediğini ve neyi istemediğini
anlayacaksın. Mutlu aşk için ilerlemen gereken bir yol ve çözmen gereken
düğümlerin var.
Aşktan aşka göre, duygu yoğunlukların da değişiyor: Bu bana
huzur, şu tutku, oradaki de akıl verdi… diyebilirsin.
Ve biliyor musun; en çok teşekkür etmen gereken bence akıl
veren. Ama bu “akıl vermek” sorunlarla karşılaştığında çözüm için gerekli yolu
göstermek, demek değil. Seni ıslah etmek, demek. Seçimlerindeki yanlışlarını
fark etmeni sağlayan “çirkin aşk” demek.
Ve genelde de bu kişi, en çok zorlayan ve saçmalayan sevgili
oluyor. Acıyla öğretiyor. Senin neyi istemediğini net bir şekilde anlamanı
sağlayan o çirkin aşk.
Uzun vadede, yaşattıkların, hissettiklerin ve öğrendiklerin
için teşekkür ediyor ve daha güzel deneyimlere yelken açıyorsun.
Sonuç: çirkin aşk yoktur.